Page 94 - 8.SINIF TEMEL KİTAP TÜRKÇE
P. 94

Test 7                       Parçada Anlam                                                          TK TUR-034


            1.
                  Bir yaz günü, bir bilge, yol kenarında kendi türleriyle uçmayı reddeden iki ayrı cins kuşa rastlar. Bilge, bu iki farklı ya-
                  ratığın nasıl olup da kendi aileleriyle, ait oldukları yerlerde yaşamak istemediklerini, nasıl olup da bir yabancıyı kendi
                  kardeşlerine tercih ettiğini merak eder. Bu kuşlardan biri karga, diğeri ise leylektir.
                  Karga ve leylek birbirinden özellik ve yapı olarak o kadar farklıdır ki bilge, bu iki kuşun birbirlerini sevdiklerine, kendi
                  türdeşleriyle değil de birbirleriyle uçmayı yeğlediklerine ihtimal bile vermez. Öyle ya, karga dediğin kargalarla uçmalı-
                  dır, leylek dediğinse leyleklerle. Yaklaşır ve merakla inceler kuşları. Ta ki her ikisinin de topal olduğunu fark edinceye
                  kadar bir anlam veremez bu olaya.
                  O zaman anlar ki kendi türlerine ayak uyduramayan topal karga ile topal leylek birlikte kaçar, birlikte uçar, birlikte
                  yaşarlar. Gerçek odur ki sahip oldukları değil, sahip olmadıklarıdır kimilerini birbirlerine yakın kılan. Topal kuşlar bir-
                  birlerinin arızalarını bilir ve sömürmek ya da kötülemek yerine kabullenirler birbirlerini.


                Bu hikâyenin unsurlarına ilişkin,
                I.  Olay, yol kenarında topal olarak yaşayan leylek ile karganın bilge tarafından tedavi edilmesidir.
                II.  Mekân, büyük bir bataklığın etrafındaki yol kenarıdır.
                III.  Varlık kadrosu bilge, topal bir leylek ve topal bir kargadan oluşmaktadır.
                IV. Zaman “bir yaz günü”dür.
                yargılarından hangileri yanlıştır?

                  A) I ve II              B) I ve III               C) II ve III               D) III ve IV






            2.  Kahraman Bakış Açısı: Hikâye veya romanlardaki olaylar, eserdeki kahramanlardan birinin bakış açısıyla anlatılır. Bu
                anlatım tarzında kahraman hem anlatıcı hem de anlatılan konumundadır ve birinci kişi ağzından anlatım söz konusudur.

                Gözlemci Bakış Açısı: Gözlemci kişinin (o) bakış açısıyla yapılan anlatımda anlatıcı, gördüklerini anlatan bir şahit konu-
                mundadır. Bu yöntemde anlatıcı, öykü kahramanından daha az şey bilir. Olan bitenler okuyucuya kamera sessizliğiyle
                aktarır.
                İlahi (Hâkim) Bakış Açısı: Anlatıcı hikâyelerde her şeyi biliyor, zaman ve mekân engeli tanımadan her şeyi görüyorsa hâ-
                kim bakış açısı söz konusudur. Hâkim bakış açısı olan anlatıcı; hikâyelerde kahramanların psikolojik hâllerini, akıllarından
                geçirdiklerini bilir ve üçüncü tekil şahıs ağzıyla konuşur.
                Buna göre aşağıdaki metinlerden hangisi ilahi bakış açısıyla yazılmıştır?
                A)  Seneler var ki kuşlar gelmiyor. Daha doğrusu ben göremiyorum. Güzün güzel günlerini pencereden görür görmez
                   Konstantin Efendi’nin bulunabileceği sırtları hesaplayarak yollara çıkıyorum. Bir kuş cıvıltısı duysam kanım donuyor,
                   yüreğim atmıyor.
                B)  Okulun kapısından içeri iki genç adamla ağlayan bir çocuk girdi. Bu kişiler görevli memurla bir süre konuştuktan
                   sonra basketbol sahasına doğru yürümeye başladılar. Basketbol sahasına gelince uzun boylu adam elindeki çantayı
                   yere koyup açtı ve çantasından çıkardığı basketbol topunu küçük çocuğa uzattı. Okulun kapısından girerken ağlayan
                   küçük çocuk, basketbol topunu alır almaz tebessüm etmeye başladı.

                C)  Kar, ovaya doğru homurdana homurdana iniyordu. Yılkılık atlar, dağınık düzenden toplu düzene geçtiler. Kulakları bir
                   süre dimdik kaldı. Yukarı kalkık başları, birbirine sürtündü. Yeleleri rüzgâr rüzgâr uçuştu. Kar inmişti ovaya... Yel, ıslık
                   çalmaya başlamıştı. Aygır kişnedi. Ön sağ ayağını sertleşmiş toprağa hırslı hırslı vurdu. Sonra tepelere doğru hızlı
                   adımlarla yürüdü. Atlar peşine takıldı. Bir tepenin kuytusuna geldiler.
                D)  Çankaya Köşkü’nün bahçesini yapıyordum. Bir gün Atatürk, yaveri ve ben bahçede dolaşıyorduk. Çok ihtiyar ve
                   geniş bir ağacın Atatürk’ün geçeceği yolu kapadığını gördük. Ağacın bir yanı dik bir sırt, diğer yanı suyu çekilmiş bir
                   havuzdu.

             92
   89   90   91   92   93   94   95   96   97   98   99