Page 111 - 8.SINIF TEMEL KİTAP TÜRKÇE
P. 111
Parçada Anlam 3. Bölüm
TK TUR136
b. Yaşar Kemal, romanlarında; yer olarak Çukurova, Toroslar ve Anadolu’nun kırsal yörelerini seçmiştir. Köy romanlarına,
alışılmışın dışında bir bakış açısı getirmiştir. Romanlarında kahramanlarının kişilik özelliklerini anlatırken onların içinde
biçimledikleri toplumsal kültürü göz ardı etmez. Halka önem verdiği oranda doğaya da tutkuyla yaklaşır. Roman kahra-
manlarını şiirsel ve yöresel bir dille konuştururken aynı zamanda toplumun nabzını tutar.
c. Gökay ve Orhan, kasabanın en afacan iki çocuğuydu. Evleri karşılıklı sayılırdı. İkisinin de birer kümesi vardı. İçlerine
yerleştirdikleri limon kasalarının her birinde bir çift güvercin guruldayıp dururdu. Bu çocuklara güvercin delisi desek hiç
de abartmış olmazdık. Bütün işleri bu güvercinlerle uğraşmak, onların bakımlarını yapmak taklalarını izlemekti. Anne
babaları ne kadar kızsa da güvercinler onlar için vazgeçilmez bir tutkuydu.
d. Yaygın kanının aksine masallar; küçükler için, küçük çocukları avutup uyutmak için oluşturulmamıştır. Büyükler, yetişkin
insanlar, kendi sıkıntılarını hafifletip biraz soluklanmak hatta kendi ruh sağlıklarını korumak için yazmışlardır masalları.
Dikkatle okunup incelendiğinde toplumun tüm beklentilerini, değerlerini, zaaf ve erdemlerini içerdiklerini görürüz bu
ürünlerin. Öyle değil midir gerçekten? Masallar düş gücümüze, kaçış ve arayışlarımıza bir karşılık sunmazlar mı? Kısaca
masallar, uyutmak için değil, uyandırmak için vardır.
e. Fesleğen, ılıman bölgelerde yetişen tek yıllık bir bitkidir. Fesleğen bitkisi, yerli bir Anadolu bitkisi değildir. Ana vatanı olan
İran dolaylarından gelmiştir. Akşamları açıkta yenilen yemeklerde masaların fesleğen ile süslenmesi, bebeklerin yanına
fesleğen konulması, yaz aylarında evlerin açık camlarının önünde fesleğen saksılarının olmasının sebebi fesleğenin yay-
dığı güzel kokunun yanında sinekleri kovucu bir özelliğe de sahip olmasıdır.
f. Ali nihayet uyandı. Uzun zamandır iş arıyordu ve sonunda iş bulmanın verdiği sevinçle anasını kucakladı. Her sabah
yaptığı gibi yorganı kafasına büsbütün çekti. Anası yorgandan dışarıda kalan ayaklarını gıdıkladı. Yataktan bir hamle-
de fırlayan oğluyla beraber tekrar yatağa düştükleri zaman bir genç kız kahkahasıyla gülen kadın mesut sayılabilirdi.
Mesutları çok az bir mahallenin çocukları değil miydiler? Anasının çocuğundan, çocuğun anasından başka gelirleri var
mıydı? Yemek odasına kol kola geçtiler. Odanın içini kızarmış bir ekmek kokusu doldurmuştu.
109